İHTİLAL DE ASKERLİK
Ankara Etimesgut'taki acemiliğimiz şubat 1980 de bitti ve herkesin dağıtım yeri belli oldu. Ben dağıtımda İstanbul'a Meftun da Çerkezköy'e çıktı. Herkesin gideceği yer belli olduktan iki gün sonra trenle usta birliklerine gitmek üzere yola çıktık. Ankara'dan ayrıldıktan sonra herkes trenden atlayarak firar etti. Ben de çok düşündüm firar etsem mi etmesem mi diye ve sonunda firar etmemeye karar verdim. Çünkü ablamlar İstanbul'da oturuyorlardı ve ben evci çıkabilecektim. Şubat ayının son pazar günü İstanbul'a birliğime Maltepe 2. Zırhlı tugaya geldim. 2. Zırhlı tugayın içinde Yıldız cezaevi vardı ve Mehmet Ali Ağca o gece yıldız ceza evinden firar etmişti. 12 eylül yaklaşıyordu, sıkıyönetim vardı. Her akşam hazır kıta bekliyor ve hazır kıta olarak dışarı çıkıyorduk. 12 eylül yaklaştıkça tugayda acayip şekilde hareketlilik başlamıştı ama kimse bir anlam veremiyordu. Her gün tatbikat yapılıyordu ve biz savaş hazırlığı yapıldığını düşünüyorduk. Hiç kimse ihtilal olacağını düşünmüyordu ama yine de ihtilal olma olasılığı da gözden kaçırılmıyordu. Çünkü anarşi olayları hiç bitmiyordu başbakan Nihat Erim, bakanlardan Gün Sazak, Disk Genel Başkanı Kemal Türkler hepsi suikasta kurban gitmişti ve böylecede Türkiye'de ihtilal ortamı için altyapı hazır hale getirilmişti. 12 eylül 1980 saat 02.00 da bütün tugay içtimaya çıkmış ve tabur komutanları ihtilal yapıldığını açıklıyordu, tanklar tugayın dışına, hazır kıtalar görev yerlerine dağıtılmıştı. Akşam hazır kıtaya çıkılıyor baskınlar yapılıyor, yakalananlar tugaya getiriliyor ve tabur yemekhanelerinde tutuluyordu. Yakalananlar sabaha kadar işkenceden geçiriliyor, onların verdiği bilgiler doğrultusunda yeniden baskınlar yapılıyordu. Yapılan işkenceden sabaha kadar uyumak mümkün değildi.
Yorumlar
Yorum Gönder