ÇOK CEVİZ YERSEN MİDEN BULANIR
On haneli köyümüzde herkes şehirlere göç ettiği için kışları pek kimse bulunmazdı. Herkes şehirlere göç etmişti ama köy ile irtibatı tamamen kopartmamıştı. Kışın cumartesi, pazar, yazın da okul tatil olduğunda herkes köye gitmeye çalışırdı. Ekip biçme işleri eskisi gibi yapılmıyordu. Aşağı yukarı her aileden bir kaç kişi şehirde çalışıyordu. Köyde de biraz bağ bahçe yapılıyordu. Bizim köyde meyve çoktu. İncir, üzüm, elma, armut, döngel aklınıza ne gelirse .Her mevsim mutlaka atıştıracak bir meyve bulunurdu.
Yazın, köyün neşesi de yerine gelirdi. Köyle ilişkisi olan herkes bir günlüğüne de olsa mutlak köye uğrardı. Hele dini bayramlarda çok kalabalık olurdu. Her evin büyükleri, anneanneler, babaanneler, dedeler evde olur, diğer aile fertleri bütün köyü dolaşırdı. Herkesin evinin önünde mutlaka meyve ağacı olur. Hava iyi ise dışarıda oturulur, kötü ise evlere girilirdi. Köyde evlerin önü hep meydanlık dır. Biz çocuklar oynasın diye öyle olduğunu düşünürdük ama aslında sabah akşam hayvanlar dama girerken veya çıkarken evin önlerinde yayılsın diye bırakılırdı muhtemelen. O meydanlarda ne oyunlar oynanır ne güreşler yapılırdı.
Yine böyle bir bayram günü cevizlerin dokuma zamanı Yusufların evin oradayız.Yukarı mahalleden de geldiler. Biz Yusuf'la evin önünde oynuyoruz misafirler bayramlaşmaya eve çıktılar.
Biraz sonra da sıkılanlar yavaş yavaş evin önüne çıkmaya başladılar. Evin önünde ağaçların altında da oturacak yerler var.Evden çıkan buraya geliyor. İncir yiyor, ceviz yiyor. Hikmet Abimde dışarı çıkmış kuyunun yanındaki ceviz ağacının altında ceviz yiyor. Şafize ananede taşlıkta bizleri izliyor. Onun en sevdiği torunu Yusuf ona bakıyor. Onu gözü gibi koruyor. Neyse biraz sonra Şafize ananenin sesini duyduk. Hikmet Abiye sesleniyor. O da torunu ''Hikmeeet oğlum çok ceviz yedin miden bulanır sonra.''
Yazın, köyün neşesi de yerine gelirdi. Köyle ilişkisi olan herkes bir günlüğüne de olsa mutlak köye uğrardı. Hele dini bayramlarda çok kalabalık olurdu. Her evin büyükleri, anneanneler, babaanneler, dedeler evde olur, diğer aile fertleri bütün köyü dolaşırdı. Herkesin evinin önünde mutlaka meyve ağacı olur. Hava iyi ise dışarıda oturulur, kötü ise evlere girilirdi. Köyde evlerin önü hep meydanlık dır. Biz çocuklar oynasın diye öyle olduğunu düşünürdük ama aslında sabah akşam hayvanlar dama girerken veya çıkarken evin önlerinde yayılsın diye bırakılırdı muhtemelen. O meydanlarda ne oyunlar oynanır ne güreşler yapılırdı.
Yine böyle bir bayram günü cevizlerin dokuma zamanı Yusufların evin oradayız.Yukarı mahalleden de geldiler. Biz Yusuf'la evin önünde oynuyoruz misafirler bayramlaşmaya eve çıktılar.
Biraz sonra da sıkılanlar yavaş yavaş evin önüne çıkmaya başladılar. Evin önünde ağaçların altında da oturacak yerler var.Evden çıkan buraya geliyor. İncir yiyor, ceviz yiyor. Hikmet Abimde dışarı çıkmış kuyunun yanındaki ceviz ağacının altında ceviz yiyor. Şafize ananede taşlıkta bizleri izliyor. Onun en sevdiği torunu Yusuf ona bakıyor. Onu gözü gibi koruyor. Neyse biraz sonra Şafize ananenin sesini duyduk. Hikmet Abiye sesleniyor. O da torunu ''Hikmeeet oğlum çok ceviz yedin miden bulanır sonra.''
Yorumlar
Yorum Gönder