TOSUNBEY VE YAŞANTI

Dedemler 1893 Rus Harbinden sonra Sinop'a geliyor. O zaman anlatılanlara göre Sinop'ta kaymakam olan Tosunbey tarafından Osmaniye köyünün Tosunbey mahallesine yerleştirilmişler. Daha önce de
bahsettiğim gibi yukarı mahalleye Aslan Ağa, orta mahalleye Mahmut Dedem, Fikri Kahya, Ramiz Amca, aşağı mahalleye de Murat Ağa, Şevket Ağa ve Süleyman Dedem yerleşmişler. Yukarı mahalle ile aşağı mahalle arasında aşağı yukarı bir kilometre kadar mesafe var ve evlerin arası da yüz metre
kadar. Buraya yerleşen kardeşler her şeylerini kendileri yapmış. İlk geldiklerinde ormanın içimde sadece aşağı mahallede Murat ve Şevket Ağaların oturduğu Tosunbey'in evi varmış. Sonra herkes kendi evini ve tarlasını yapmış. Herkes evini yapmış da tarlasını nasıl yapmış diyebilirsiniz haklı olarak. Ormanın içinde  ağaçlar kesilip kökleri de sökülerek kendi tarlalarını yapmışlar. O ağaçların kesilip köklerinin tamamen çıkarılması o kadar zor işmiş ki herkes yorgunluktan kan işermiş.O zaman makine yok, bir şey yok, işler kazma, kürek, kara saban, hayvan gücü ve beden gücü ile yapılıyor. Elektrik yok ,su yok, yol yok.
Bütün bu olumsuzluklara rağmen sevgi var, saygı var, bağlılık var ve bütün işler imece usulu yapılıyor. Ağır işlerde erkekler çalışıyor. Araziler tarıma elverişli hale geldikten sonra herkes kendi tarlasını ekip biçiyor.En çok buğday mısır ve tütün yapılıyor.Köyde bütün tarla işleri imece usulü ve çok zevkli oluyor.Kimin işi yapılıyorsa yemekler onda yapılıyor ve tarlaya geliyor orada yeniyor. Hele tütün kırma zamanı bir başka oluyor. Sabah ekrenden kalkıp güneş yükselene kadar tütün kırılıyor sonra kırılan tütünler akşama kadar iplere diziliyor. Akşam tekrar kırılıyor ve kırılan tütünler iplere diziliyor ve bu dizme esnasında oyunlar oynanıyor fıkralar anlatılıyor. Köyde  bakkal yok zaten bakkala da ihtiyaç yok. Herkes kendi üretip kendi yiyor.Şehirden sadece gaz yağı, çay, şeker ve giyecek ihtiyaçları karşılanıyor.Her ailenin ineği var, tavuğu var, at ve eşeği, kömüşü var. Kömüş çok önemli aynı traktör gibi taşıma işleri çift sürmeleri hep bu hayvanlar yapıyor. Herkes en kuvvetli ve en güzel kömüş çiftine sahip olduğunu düşünüyor. Her sene odun çekme zamanı köyde duruktuma  yarışları yapılıyor.Odun çekme zamanı dediğim, devlet köylüye yakacak odun kesme izni verdiği ve o aylarda her kesin Gürgen dağına odun kesmeye gittiği zaman. Kağnı arabalarına odunlar yükleniyor ve köye geri dönülüyor. Köye dönerken kağnı arabaları yüklü olduğu için tekerleklerden çok fazla gıcırtılı ve yüksek sesler geliyor.Bu sesler insanın içine işliyor. Evlere kadar ulaşan bu gıcırtılardan herkes kendi arabasını tanıyor ve sesin durumuna göre ne zaman evde olacağı tahminleri yapılıyor. Doruktuma yarışları için kömüşler özel olarak hazırlanıyor ve antrenman yaptırılıyor. Doruktuma için önce büyük bir ağaç kesiliyor aşağı yukarı 5-6 metre boyunda ve 2-3 ton ağırlığında. Kömüşler güzelcene süsleniyor.Alınlarına nazarlıklar takılıyor Boynuzlar hilal gibi bir güzel yağlanıyor, taranıyor. Boyunduruklar, zelveler parlatılıyor. Doruktuma için özel kayışlar takılıyor ve boyunduruk zelveler vasıtasıyla kömüşlerin boynuna takılıyor.Her çift kömüş aynı ağacı olduğu yerden götürebildiği en uzak noktaya götürmeye çalışıyor. En uzağa götüren şampiyon oluyor ve bütün kış bu yarışların muhabbeti yapılıyor.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

CANIM ANNEM

BABAMIN ÇÖZÜMÜ

YUSUF İLE PLAKA BİLMECE