DAİMA BENİMLE İÇİMDE YAŞAYAN KÖYÜM
Babam köyü çok seviyor, annem köyü hiç sevmiyor. İkisinin arasında böyle bir zıtlık var. Ben de o zamanlar köyden pek hoşlanmıyorum çünkü şehir daha güzel ve eğlenceli geliyor. Hafta içi okula gidiyoruz, bir hafta sonumuz var onda da her cumartesi öğleden sonra babam geliyor ve köye
gidiyoruz. Okullar kapanınca yazın hep köyde kalıyoruz. Annem de ben de bu durumdan pek hoşlanmıyoruz ama yapacak bir şey yok. Ben çok küçükken köy çok güzeldi. Çünkü kalabalıktı daha
şehire göç başlamamıştı ama sonra ki yıllarda kimse kalmadı. Herkes ya Sinop'a ya İstanbul'a ya da başka bir yere gitti. Biz de bu göçe uyduk ve Sinop'ta oturmaya başladık ama yukarıda bahsettiğim gibi köy de Sinop'a yakın olduğu için kopamadık. Yazları köy güzel oluyordu çünkü herkes tatile köyüne geliyordu.
Köye gelmek için evden garaja kadar yürüyüp oradan Karasu minibüslerine binip gidiyorduk. Bizim köy Osmaniye köyünü geçince keskin virajların olduğu delitepe ormanlarının
eteğinde ki keskin virajın olduğu sapakta idi. Minibüste virajın o kadar tehlikeli olmasına rağmen bizi virajın tam ortasında yol ağzında indirirdi. İndirdiği yer virajın ne biraz ilerisi ne de biraz gerisi olurdu. Virajda indikten sonra aşağı yukarı 2 kilometrelik bir yürüme yolumuz vardı. Şimdi herkesin
yürüyüp traking yaptığı yollar gibi. Eve gidene kadar ormanın içinden yürüyorsun. Kocaman gürgen ağaçları asırlık meşeler, müthiş bir manzara. Daha önceki yazılarımda bahsetmiştim köyümüzde üç mahalle olduğunu. Her mahallenin önünde asırlık meşeler var iki üç kişi kucaklamak istese kucaklayamaz öyle büyük. O meşelerin dalları bizim oyun alanlarımız salıncak direklerimiz. Dalları o kadar muazzam ki yerden dört beş metre yukarıda ve yere paralel çocukları bekliyor gibi, gelsinler salıncak kursunlar daldan dala oynasınlar diye sanki bizi bekliyor.
Delitepeden köye doğru yürürken insan biraz ürperiyor nede olsa köy yolu ve ıssız bir de yukarı mahallenin Osman çavuşun, İsmail çavuşun, Mehmet çavuşun kocaman çoban köpekleri var, oradan geçmek pek kolay olmuyor. Aşağı mahallede bizimde çoban köpeğimiz var ve bizim ki köyün ağası gibi en kuvvetli o. Sinop'a gidişte problem olmuyor, çünkü Karabaş bizi viraja kadar çıkarıyor arabaya bindirip köye öyle dönüyor. Köyde atlar eşekler de var yakaladığımız yerde biniyoruz .Öyle eyer meyer yok .Kızılderililer gibi eyersiz biniyoruz. Bir keresinde yabani bir tay vardı köyde başı boş dolaşıyordu, hep içimde ona binmek vardı biliyordum bindiğimde aynı rodeocular gibi olacağını ve tayı çölyan da tellerle suyun arasına sıkıştırdım ve üzerine atladım tay benim üzerine binmemle beraber aynı rodeo yarışlarıda olduğu gibi çıldırdı ve ben kendimi anın da yerde buldum. Ama çok mutlu olmuştum.
Yorumlar
Yorum Gönder