Kayıtlar

2017 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

İHTİLAL DE ASKERLİK

             Ankara Etimesgut'taki acemiliğimiz şubat 1980 de bitti ve herkesin dağıtım yeri belli oldu. Ben dağıtımda İstanbul'a Meftun da Çerkezköy'e çıktı. Herkesin gideceği yer belli olduktan iki gün sonra trenle usta birliklerine gitmek üzere yola çıktık. Ankara'dan ayrıldıktan sonra herkes trenden atlayarak firar etti. Ben de çok düşündüm firar etsem mi etmesem mi diye ve sonunda firar etmemeye karar verdim. Çünkü ablamlar İstanbul'da oturuyorlardı ve ben evci çıkabilecektim. Şubat ayının son pazar günü İstanbul'a birliğime Maltepe 2. Zırhlı tugaya geldim. 2. Zırhlı tugayın içinde Yıldız cezaevi vardı ve Mehmet Ali Ağca o gece yıldız ceza evinden firar etmişti. 12 eylül yaklaşıyordu, sıkıyönetim vardı. Her akşam hazır kıta bekliyor ve hazır kıta olarak dışarı çıkıyorduk. 12 eylül yaklaştıkça tugayda acayip şekilde hareketlilik başlamıştı ama kimse bir anlam veremiyordu. Her gün tatbikat yapılıyordu ve biz savaş hazırlığı yapıldığını düşünüyorduk....

ACEMİ ASKERLER

Resim
                               1979 kasım ayında Ankara Etimeskut zırhlı tümeninde askerlik yapmak üzere Sinop'tan yola çıktık .Beni Ankara'da Şükran Ablamın eşi Engin Abi karşıladı ve bir iki gün sonra Etimeskut' taki acemi birliğine teslim etti. Askeri birliğin bulunduğu yerin ziyaret bahçesinde askerlerin arasında yeni gelenler hemen belli oluyordu, henüz askeri elbiselerini almadıkları için sivil kıyafetleri ile diğer askerlerin arasında hemen sırıtıyordu. Usta askerler yeni gelenleri onar kişilik mangalar halinde teslim alıp, askeri elbiselerin olduğu depo gibi bir yere getirip orada önce asker traşı yapıp sonra da elbiseleri verip hangi birlikte isek o birliğin usta askerine teslim ediyorlar. Verilen elbiseler hiç üstümüze göre olmuyor ama kimse bir şey diyemiyordu. Sonra tanıdıklar kendi aramızda üstümüze göre değiştiriyorduk .Tabi ki ne kadar olursa.           ...

DAİMA BENİMLE İÇİMDE YAŞAYAN KÖYÜM

Resim
                                            Babam köyü çok seviyor, annem köyü hiç sevmiyor. İkisinin arasında böyle bir zıtlık var.  Ben de o zamanlar köyden pek hoşlanmıyorum çünkü şehir daha güzel ve eğlenceli geliyor. Hafta içi okula gidiyoruz, bir hafta sonumuz var onda da her cumartesi öğleden sonra babam geliyor ve köye gidiyoruz. Okullar kapanınca yazın hep köyde kalıyoruz. Annem de ben de bu durumdan pek hoşlanmıyoruz ama yapacak bir şey yok. Ben çok küçükken köy çok güzeldi. Çünkü kalabalıktı daha şehire göç başlamamıştı ama sonra ki yıllarda kimse kalmadı. Herkes ya Sinop'a ya İstanbul'a ya da başka bir yere gitti. Biz de bu göçe uyduk ve Sinop'ta oturmaya başladık ama yukarıda bahsettiğim gibi köy de Sinop'a yakın olduğu için kopamadık. Yazları köy güzel oluyordu çünkü herkes tatile köyüne geliyordu.               ...

NEFES ALMASINI ENGELLİYEMİYECEKSİNİZ

                    İnsan eli değen her şey bozuluyor. Doğadaki güzellikleri bozuyoruz, o muhteşem yapıyı katledip yerine insanoğlunun yaptığı ucubeleri yerleştiriyoruz. Sonra da aramaya başlıyoruz. Şuranın doğası çok güzel, manzarası süper diye. Bu yazıma böyle bir giriş yaptım çünkü elimizde olanın kıymetini bilmiyoruz kaybettikten sonra anlıyoruz, ne kadar büyük bir yanlışlık yaptığımızı. Ancak eskiyi anarak, eski resimlere bakarak kendimizi avutuyoruz. Sinop için içimden ne olursa olsun onu incitecek üzecek bir şey yazmak istemiyorum ama yazmak zorundayım o canım güzelliği, o güzeler güzeli Sinope'nin bulunduğu yeri Zeus'un bile elini sürmeye çekindiği o güzelim şehri getirdiğimiz duruma bakın.                  Sinop'ta yerleşim garaj mevkinden başlayıp zeytinlikten kadınlar denizinde son buluyordu. Çünkü kadınlar denizinin olduğu yerden sonra yol yoktu. Ada zeytin ağaçları ile doluydu. ...

SİZE BU KADAR HİZMET YETER, BEN ARTIK ARIZA YAPACAĞIM!!!

        1984 yılının bahar aylarında  3 genç yeni bir hayata atılmak üzere Sinop'tan ayrıldılar. Kasım Baba ve ben İstanbul'a geldik. Bahadır Başoğlu'da Gemlik'e gitti. Kasım Baba Sultan Hamam da Bir iş hanında yazmacının yanında  işe başladı ve hala devam ediyor. Ben Karaköy'de gümrük komisyoncusunun yanında işe başladım ve halen devam ediyorum.Bahadır'da Gemlik'de öğretmenliğe başladı, halen. öğretmen.          Beni ablamlar iş için İstanbul'a çağırdıklarında böyle bir mesleğin olduğundan bile haberim yoktu. Geldik işe başladım ve hala bu işle iştigal ediyorum.          İstanbul'da ablam da kalıyorum.Sabahları vapurla işe gidiyorum. İş yerimiz Karaköy'de hemen Yeraltı Camii'nin yanında.Çalıştığım iş yeride zaten yeni açılmış. Patronumuz halamın kızının eşinin gümrükten arkadaşı. Gümrükten ayrılıp gümrük müşavirliği bürosu açmış. Tanıdık güvenilir birilerini arıyorlar. İskender Abi de beni tavsiye etmiş v...

FIRIN ARALIĞI VE SİNOP PİDESİ

Hükümet Konağı, top sahası, Kefevi Camii, Turan Bora Ekmek Fırını ve sokak. Fırın Aralığı Sokak, gerçek adına yakışır bir sokak. Fırın karşısında 3 bilemedin  4 metre genişliğinde bir sokak. Evler sanki birbirinin içine geçmiş gibi. Hepsi ikişer bilemedin üç katlı. Sokak yirmidört saat canlı. Adeta yaşıyor. Fırın Aralığı sokağı ailesi.  Çocuklar büyükler, küçükler, anneler, babalar, arkadaşlar. İşte hepsi bu sokağın içinde doğuyor, büyüyor, ölüyor. Kısacası bu sokak hayatı yaşıyor. Bu saydıklarımın hepsinin kendine özgü davranışları var. Mesela Sarı Tarihçi Salih Bey, hep gülen yüzü ve herkese takmaktan hoşlandığı lakaplar. Çocukların korkulu rüyası beşlik Ali. Bir de sokağın hatta Sinop'un ortak özelliği pazar günleri fırınlara yaptırılan o meşhur Sinop pidesi. Sinop pidesi her aile için ayrı bir ritüel. Çünkü herkes pidenin içini evinde kendi hazırlıyor. Bir gün önceden kıymalar kavruluyor pidenin içi hazırlanıyor. Herkesin pide sepeti var. Sabahtan pide sepetine pidenin ha...