ACEMİ ASKERLER

           

         



         1979 kasım ayında Ankara Etimeskut zırhlı tümeninde askerlik yapmak üzere Sinop'tan yola çıktık .Beni Ankara'da Şükran Ablamın eşi Engin Abi karşıladı ve bir iki gün sonra Etimeskut' taki
acemi birliğine teslim etti. Askeri birliğin bulunduğu yerin ziyaret bahçesinde askerlerin arasında yeni gelenler hemen belli oluyordu, henüz askeri elbiselerini almadıkları için sivil kıyafetleri ile diğer askerlerin arasında hemen sırıtıyordu. Usta askerler yeni gelenleri onar kişilik mangalar halinde teslim alıp, askeri elbiselerin olduğu depo gibi bir yere getirip orada önce asker traşı yapıp sonra da elbiseleri verip hangi birlikte isek o birliğin usta askerine teslim ediyorlar. Verilen elbiseler hiç üstümüze göre olmuyor ama kimse bir şey diyemiyordu. Sonra tanıdıklar kendi aramızda üstümüze göre değiştiriyorduk .Tabi ki ne kadar olursa.
            Saçlar üç numara asker elbiselerini de giyince kimse kendisini tanıyamadı. 59/3 Tertip olarak Sinoplu çok arkadaş Etimeskut'a gelmiştik. Meftun, Sait, Nizamettin, Nahit, Sururi ilk önce aynı bölükte idik. Askeri elbiseleri giyince hepimiz çok komik olmuştuk. Birkaç gün bir şey anlamadık hiç bir şey yapmıyorduk. Sonra bölükler ayrıldı .Herkes ayrı bir tabura gitmiştik. Ben 1.tank taburunda 1.bölükte idim. Meftun havan taburunda idi. Bir iki hafta ne olduğunu anlayana kadar arkadaşlar birbirimizi göremedik ama zaman geçtikçe alıştık ve birbirimizi bulmaya başladık.
             Ankara çok soğuk oluyordu. O kadar soğuk oluyordu ki çeşmeler donuyordu. Banyo yapmak problemdi hafta da bir kere hamama götürüyorlardı, orada da girmemizle çıkmamız bir oluyordu. Tıraş olacak su bile bulamıyorduk. Su vardı ama donduğu için kullanılamıyordu. Biz de mataralara kar doldurup eriterek kullanmaya çalışıyorduk. Acemi birliğinde ayakkabılarımıza sahip olmak bir hayli zordu. Sabah kalktığımızda herkesin ilk baktığı ayakkabıları oluyordu, çünkü uyandığımızda yer değiştirmiş oluyordu. Ayakkabıların yerlerini değiştirenler insaflıydılar, acemilerin yeni ayakkabılarını alıp yerlerine eski ayakkabılarını bırakıyorlardı. Bir sabah uyandığımda benim ayakkabımda yerinde yoktu, onun yerine giyilemeyecek kadar eski bir ayakkabı bırakmışlardı. Daha bir hafta bilemedin iki haftalık askerdim. Çok üzülmüştüm, çok soğuktu ama yapacakta bir şey yoktu. Bir hafta ayakkabının içine naylon poşet giyerek kullandım. O hafta sonu da Engin Abi ziyaretime gelmişti ve bana hemen ayakkabı alarak beni o zor durumdan kurtarmıştı. Bu Engin Abinin benim için aldığı 2. ayakkabı idi. O da almış olduğu ilk çivili futbol ayakkabısı gibi tam yerini bulmuştu.






           

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

CANIM ANNEM

BABAMIN ÇÖZÜMÜ

YUSUF İLE PLAKA BİLMECE