BABAMIN ÇÖZÜMÜ
1960 lı yıllarda Sinop merkezde üç ilkokul vardı. Benim okuduğum İstiklal İlk Okulu ,Gazi Mustafa Kemal İlk Okulu ve Cumhuriyet İlk Okulu. Okullar o zaman tam gün öğretim yapıyor. Sabah gidiyoruz öğle yemeğe geliyoruz ve öğleden sonra da üçte okul bitiyor. Biz beş dakikalık yolu ancak iki saatte gelebiliyoruz.Saat beşi geçirmememiz gerekiyor. Çünkü babam beşte işten çıkıyor.
Okuldan eve gelirken vakit nasıl çabuk geçiyor anlatamam. Arkadaşlarla kavga dövüş oynayarak herkes evine dağılıyor. Okul çıkışı arkadaşlarla evlerimize gidiyoruz yine evin önüne gelen ayrılıyor ve ben Kahveci Osman Amcaların orada yalnız kalıyorum ve oradaki boş arsada kendi kendime oynamaya başlıyorum. Oyun da ne? Yerde bulduğum yeşil bir boş şişeyi kırıyorum ve parçaları elime alıp onları tekrar arsada bulunan bir ağaca nişan alıp atıyorum.
Kırık camların hepsini attım elimde sadece şişenin dibi kalmıştı ve en son onu attım, eve doğru yürümeye başladım. Ellerim cebimde eve gidiyorum ama elimde bir sıcaklık hissediyorum, elimi çıkarıp bakıyorum ki elim kıpkırmızı nasıl kan akıyor. Sağ elimin işaret parmağı boydan boya kesilmiş ve bembeyaz kemik görünüyor. Hiç acı hissetmiyorum ama çok korkuyorum. Eve gidince bunu nasıl izah edeceğim bilmiyorum, Elimi cebimdeki mendille sarıyorum ve eve gidip anneme görünmeden hemen yatağa giriyorum. Annem geldiğimi anlayınca hemen sesleniyor buraya gel elini yüzünü ayaklarını yıkayacağım diyor. Ben yıkatmamak için kıvranıyorum ama ne mümkün gelip beni yataktan çıkarıp doğru musluğun altına götürüyor, ben elimi saklıyorum annem elimi yıkamaya çalışıyor ve elimin o halini görünce ne yapacağını şaşırıyor. Kan hala durmamış. Tam o sırada babam geliyor benim korkudan ödüm kopuyor acaba babam kızar mı diye. Hastaneye gitsek kesin dikiş atarlar çok korkuyorum gitmek istemiyorum. Babam beni yanına çağırıyor ve ben korkarak tıpış tıpış yanına gidiyorum. Babam elime bakıyor cebinden Bafra sigarasını çıkarıyor içinden bir tane alıp kağıdı ortadan kesip tütünü parmağımın üstüne basıyor ve parmağımın kanaması duruyor. Aradan elli yıl geçmesine rağmen işaret parmağımda o günün izi hala duruyor.
Okuldan eve gelirken vakit nasıl çabuk geçiyor anlatamam. Arkadaşlarla kavga dövüş oynayarak herkes evine dağılıyor. Okul çıkışı arkadaşlarla evlerimize gidiyoruz yine evin önüne gelen ayrılıyor ve ben Kahveci Osman Amcaların orada yalnız kalıyorum ve oradaki boş arsada kendi kendime oynamaya başlıyorum. Oyun da ne? Yerde bulduğum yeşil bir boş şişeyi kırıyorum ve parçaları elime alıp onları tekrar arsada bulunan bir ağaca nişan alıp atıyorum.
Kırık camların hepsini attım elimde sadece şişenin dibi kalmıştı ve en son onu attım, eve doğru yürümeye başladım. Ellerim cebimde eve gidiyorum ama elimde bir sıcaklık hissediyorum, elimi çıkarıp bakıyorum ki elim kıpkırmızı nasıl kan akıyor. Sağ elimin işaret parmağı boydan boya kesilmiş ve bembeyaz kemik görünüyor. Hiç acı hissetmiyorum ama çok korkuyorum. Eve gidince bunu nasıl izah edeceğim bilmiyorum, Elimi cebimdeki mendille sarıyorum ve eve gidip anneme görünmeden hemen yatağa giriyorum. Annem geldiğimi anlayınca hemen sesleniyor buraya gel elini yüzünü ayaklarını yıkayacağım diyor. Ben yıkatmamak için kıvranıyorum ama ne mümkün gelip beni yataktan çıkarıp doğru musluğun altına götürüyor, ben elimi saklıyorum annem elimi yıkamaya çalışıyor ve elimin o halini görünce ne yapacağını şaşırıyor. Kan hala durmamış. Tam o sırada babam geliyor benim korkudan ödüm kopuyor acaba babam kızar mı diye. Hastaneye gitsek kesin dikiş atarlar çok korkuyorum gitmek istemiyorum. Babam beni yanına çağırıyor ve ben korkarak tıpış tıpış yanına gidiyorum. Babam elime bakıyor cebinden Bafra sigarasını çıkarıyor içinden bir tane alıp kağıdı ortadan kesip tütünü parmağımın üstüne basıyor ve parmağımın kanaması duruyor. Aradan elli yıl geçmesine rağmen işaret parmağımda o günün izi hala duruyor.
Yorumlar
Yorum Gönder