Kayıtlar

2020 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

30 EKİM 2020 İZMİR DEPREMİ

Resim
        30 Ekim 2020, İzmir gezimizin ikinci bölümü başladı. Önceki akşamın yorgunluğundan o gün biraz geç kalktık kahvaltı ettik ve kahvaltımız bitince kaderimizi yaşamak için Karşıyaka vapur iskelesine yürüdük ve vapurla Konağa gittik.        Konak'ın nostaljik yerlerinden geçerek Kemeraltı'na doğru yürümeye başladık. Çok güzel nostaljik yerlerden geçtik, eski bir kafenin ilan tahtasında ''dünkü çay bedava, sabahki çay pazarlığa tabi yeni çay 3 lira'' yazıyordu, yazı çok hoşumuza gitti. Kemeraltı çarşısına geldiğimizde Zehra ile Selma İzmir Belediyesinin hayata geçirdiği organik malzemelerin satıldığı dükkanı gezmek için bizden ayrıldılar. Biz de o dükkanın hemen arkasında dükkanların arasında kalan meydanda bir ağacın altına oturup hanımları beklerken  hem sohbet ediyor hem de etrafımızda olanlarla ilgileniyorduk. İki tane küçük çocuk ellerinde su tabancası ile oynuyor etrafa su sıkıyor, yerden ufak taşları alıp dükkanları camlarına doğru ...

29 EKİM 2020 KARŞIYAKA

Resim
         29 Ekim Cumhuriyet Bayramını geçirmek üzere Zehra ile beraber  İzmir'e Meftun (Nuri)-Selma ve Mesut-Arzu arkadaşlarımıza gittik. Aşağı yukarı 15 senedir İzmir'e gitmemiştik.          29 Ekim sabahı hava alanı otobüsüne yetişmek için saat 05.30 da kalktık ve saat  06.30 da ki otobüse yetiştik. Uçak 09.05  te kalkacaktı ve biz saat 07.00 da Sabiha Gökçen Havalimanına geldik. Biraz erken geldik ama olsun içeride vakit geçirdik uçak tam zamanında kalktı. Hava yağmurlu olmasına rağmen güzeldi ve soğuk değildi. Hostesler gerekli ikazları yaptıktan sonra uçak havalandı ve yaklaşık 50 dakikalık İzmir yolculuğumuz başlamış oldu. Yol biraz kasisli;)  ve yağmurlu idi ama yine de hiç mola vermeden Adnan Menderes Hava limanına indik. Uçak kalkmadan Meftun aradı, uçak inince Mesut aradı. Yani herkes organize olmuştu. Dışarı çıktık Meftun'u beklerken bizi almaya Mesut geldi. Onlar öyle anlaşmışlar. Mesut ''nasılsa İzmir'e g...

SİNOP TA YAPILAMAYAN YAPILAŞMA

Resim
               Türkiye'nin en kuzey ucu Sinop İnceburun . İşte bu insanın içinde hep özlemle yanan hasret ateşi. Bu nasıl bir duygu bilmiyorum anlatamıyorum. Sinop'a gidiyorum hasret, Sinop'tan dönüyorum yine hasret. Sinop'lu olmak böyle şey. Geçen hafta bir vesile ile yine Sinop'a gittim gidene kadar hep içim kıpır kıpır. Yaklaştıkça daha çok artıyor. Benim için güzellikler Kabalı' dan Sinop'un görünmesi ile başlıyor ve varıncaya kadar devam ediyor. Sabahın ilk ışıkları ile Kabalı' dan itibaren Sinop'un silueti belirmeye başlıyor. Demirci köyünden itibaren sanki denizin içinden fırlayan balina gibi denizin üstünde Sinop bütün heybetiyle beliriyor. Korucuk'tan itibaren yolun her iki tarafında deniz manzarası ile gidiyorsun. Benim güzergahım, noktayı geçtikten sonra sağa hamsi yoluna sapıp solumda Sinop hapishanesinin surları, sağımda deniz.  Doldurulmadan önce kale duvarlarını döven deniz ve eski buzhanenin yanından sahildeki kafeler ve ...

BİRİCİĞİMİZ DAYIMIZ

Resim
         29 Ekim 1989 da Zehra ile tanıştıktan sonra yeni bir ailem oldu. Zehra'nın annesi, babası, kardeşleri, dayısı ve anneannesi. Artık onlar da benim annem, babam, kardeşlerim, dayım ve anneannemdi. Ailem bayağı bir genişlemişti. Kavacık da Sanal Sokakta bahçe içinde tek katlı mütevazı bir ev ve onun içindekiler. Kadir Baba, Birsen Anne, Anneanne,  Mustafa Dayı, Şerife ve Remzi. Sonra ben ilave oldum. Benim peşimden Cemal Mert ve Kadir Yağız geldi. Zehra'nın da ailesi bayağı bir genişlemişti. Benim tanıdığımda Kadir Babam emekli olmuştu. Biraz zor bir adamdı. Zor derken her türlü anlaşılabilir, en başta aksi bir adamdı ama ailesine karşı öyleydi. Her şeyi en ince noktasına kadar düşünür öyle hareket ederdi. Sanki kendisi çoluk çocuğu için değilde dışarısı için yaşardı. Birsen Anne bu zor adama karşı çocuklarına bir şey hissettirmeden annesinin ve kardeşinin de aynı evde olmasının verdiği zorlukla, güllük gülistanlık yapmayı başarabilmek için h...

YALNIZLIK MI

Resim
       Mert evlenip evden ayrıldıktan sonra pek etkilenmemiştik. Sadece odasına girip çıktıkça ya da odasını boş gördükçe içimize bir hüzün çöküyordu, Yağız'ın olması bizi bir şekilde avutuyordu.        Biz çekirdek aile hayatı yaşıyorduk ama yine de hep kalabalık olalım birileri gelsin, gitsin, kalsın istiyorduk. Babam ve annem hayattayken de öyle oluyordu yani çekirdek aileden çıkıp geniş aile oluyorduk.  Çünkü yazın okullar tatil olunca biz Sinop'a gidiyorduk. Kışın da annem ve babam İstanbul'a geliyordu. Babam İstanbul'a geldiğinde hep bütün çocukları yanında olsun istiyordu. Yani bizde kalıyorsa abimler ve ablamlar her akşam bizde, abimde kalıyorlarsa biz ve ablamlar her akşam abimlerde, ablam da kalıyorlarsa da biz ve abimler her akşam ablam da oluyorduk.        Babam hiç çocuklarından ayrılmak istemez illa da hepimiz bir arada olsun isterdi ve hep istediği olurdu. Annem babama kızardı çocukları rahat bırak ...

BİR DÜĞÜN DAHA BİTTİ, SIRADAKİ GELSİN

Resim
              Tarih 09.03.1990  aradan 30 yıl geçti ve tarih 07.03.2020  Oğlumuz Kadir Yağız Şimşek'in nikah tarihi. Bundan 30 yıl önce ben de Kadıköy evlendirme dairesinde evlenmiştim. şimdi oğlum da aynı yerde evlendi. O zamanda Sinop'tan arkadaşlarım gelmiş o mutlu günümüz de bizi yalnız bırakmamışlardı, bu gün de yalnız bırakmadılar.               Gelin alma için buluşma yeri olarak Kadıköy rıhtımda  Hilton Double Tree nin önü saat 13.30 olarak konuştuk ve gelecek olan arkadaşların hepsi o saatte buluşma yerinde olduk yalnız Ağıt Şahin hariç o her zamanki gibi yine geç kalarak nikaha yetişebildi. Şükrü ve Atilla sabah bize geldiler Zehra ve Funda da berberden eve geldiler. Meftun, Niyazi dayının rahatsızlığından dolayı, katılmayı çok isteyen İbrahim abiyle gelememişti ama Meftun'un sevgili eşi Selma ve biricik kızı Didem tam zamanında evin önünde idi. Evde toplanacak takım tamamdı hemen buluşma ...