SİNOP TA YAPILAMAYAN YAPILAŞMA






               Türkiye'nin en kuzey ucu Sinop İnceburun . İşte bu insanın içinde hep özlemle yanan hasret ateşi. Bu nasıl bir duygu bilmiyorum anlatamıyorum. Sinop'a gidiyorum hasret, Sinop'tan dönüyorum yine hasret. Sinop'lu olmak böyle şey. Geçen hafta bir vesile ile yine Sinop'a gittim gidene kadar hep içim kıpır kıpır. Yaklaştıkça daha çok artıyor. Benim için güzellikler Kabalı' dan Sinop'un görünmesi ile başlıyor ve varıncaya kadar devam ediyor. Sabahın ilk ışıkları ile Kabalı' dan itibaren Sinop'un silueti belirmeye başlıyor. Demirci köyünden itibaren sanki denizin içinden fırlayan balina gibi denizin üstünde Sinop bütün heybetiyle beliriyor. Korucuk'tan itibaren yolun her iki tarafında deniz manzarası ile gidiyorsun. Benim güzergahım, noktayı geçtikten sonra sağa hamsi yoluna sapıp solumda Sinop hapishanesinin surları, sağımda deniz.  Doldurulmadan önce kale duvarlarını döven deniz ve eski buzhanenin yanından sahildeki kafeler ve tersane. Sonra iskele Uğur Mumcu meydanından yukarı hükümet konağına doğru Atatürk Caddesi ve göbeğin soluna dönünce Fırın Aralığı Sokak, fakat sokağımıza adını veren fırın yok artık, fırın kapatılınca bayağı üzülmüştüm ama yıkılıp Kefevi caminin o tarihi yapısı ortaya çıkınca çok güzel olmuş.
                Sinop kalabalıklaştıkça ve beton yığını haline geldikçe insanın içi ürperiyor. 1970 lerin başlarında henüz çarpık yapılaşma başlamadan önce Sinop'un nüfusu 10-15.000 civarında. Yapılaşma garajın üst tarafından Gelincik mahallesi 33 evlere ve oradan da Ordu köyüne doğru olacak gibi . Ama o zaman 33 evler ve Ordu köyü tarafında meydana gelen heyelan nedeni ile yapılaşma birden Zeytinlik ve Adaya doğru kayıyor. Çocukluğumuzun yemyeşil zeytin ağaçları ile dolu olan yarım ada göz açıp kapayıncaya kadar beton yığını oluveriyor. O kadar öngörüsüz işler yapılıyor ki insanın aklı almıyor. Bir alanı yapılaşmaya açıyorsan insan ilk önce altyapıyı yapar sonra inşaata izin verir. Biz önce inşaatı yapıyoruz sonrasına bakıyoruz. Ne otopark var ne yeşil alan var ne yol var. Ev var ev o bize yeter 1 m2 bile yeşil alan olmasın her yer beton olsun insanlar yürüyecek kaldırım bile bulamasın . Araba yolu yok yaya yolu yok. Sonra  kahvehanede meyhanede nerede olursak olalım hayıflanıyoruz böyle yapılaşma mı olur bu nasıl belediye falan filan. Sanki bu yapılanları biz yapmamışız da uzaylılar yapmış gibi.
                  Yukarıda anlattıklarım sanki hiç olmamış gibi şimdide aynı şeyler Osmaniye ve Ordu köyünde yaşanıyor. İnsanların gözü doymuyor. Sinop'un girişinde stadı geçince yolun iki tarafında kocaman iki tane bina var neredeyse yolun ortasına gelmişler rezalet bir görüntü bu ne yaa. Hadi belediye yada buna kim izin verdiyse böyle şey olur mu? İnsanın kendine yakıştırmaması lazım. O binayı bedava verseler kimsenin oturmaması lazım.  Bu ne demek toplumsal duyarlılık var mı? demek ki yok. Onun için de diyecek bir şey yok. Bu yazdıklarımı herkes biliyor görüyor düzelir mi düzelmez geçmiş olsun. Ama henüz iş işten geçmemiş yerleşim yerleri var bari oralarda bu  çarpık yapılaşma olmasa. 
               


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

CANIM ANNEM

BABAMIN ÇÖZÜMÜ

YUSUF İLE PLAKA BİLMECE