GÜZEL İNSANLAR AVNİMİZ - SELMAMIZ






 Bugün can dostumu toprağa verdik.

      Dostluğumuz boyunca iyi anılarımız, kötü anılarımız oldu hiç birbirimizi kırmadık. İkimizin de ailecek birlikte bir şeyler yapmak çok hoşumuza gidiyordu. İşlerimiz elverdiği müddetçe beraber  seyahatlerimiz aile toplantılarımız oluyordu. Hafta sonları Sadi ,Uğur, İlhan, Servet, Özcan  bir araya gelip Çamlık Kafede çok güzel sohbetlerimiz oyunlarımız olurdu. Hatta bir seferinde Çamlık Kafe de Sadi, Tugay, Avni, ben, Uğur hem Avrupa kupası maçı seyrediyor hem de oyun oynuyorduk birden kafe de silahlar patlamaya başladı. Biz bir taraftan ne olduğunu anlamaya çalışıp bir taraftan da masaların arkasına tam siper olup etrafı gözlüyorduk. Silahlar ateşlenmeden önce bizim karşı masamızda 4-5 kişi sohbet ediyorlardı ve   birden silahlar konuşmaya başlamıştı. Çatışma çıkan masada bir kişi yerde yatıyor bir kişi kaçıyor bir kişi de kaçan adamı elinde silah sağa sola ateş ederek kovalıyordu. Biz olayın heyecanı ile ne olduğunu anlamaya çalışıyorduk. Biraz sonra polisler geldi bir kaç kişiyi götürdü ve biz de hemen dağıldık. Ben eve gidince Zehra da şaşırmıştı geç saatlerde gelmemize alıştığı için erken gelmeme.

       Avni'nin eşi Selma da emekli olduktan sonra daha çok bir arada olmaya ve beraber bir şeyler yapmaya başladık. Pandemiden dolayı bunaldığımız bu yaz Tanju ve Arzu nun da gelmesi ile Sadi, Avniler ve biz çok güzel zamanlar geçirdik.

       Bir hafta sonu Avni, ben, Zehra, Selma Kandıra, Kerpe, Kefken gezmeye gittik Önce Şile de Avni'lerin yazlığına uğradık orada biraz vakit geçirdik ve havalar düzelince hamsi yapmayı kararlaştırıp Kerpe'ye doğru yola çıktık. Çok güzel bir hafta sonu geçirdik. 

       Masa tenisi federasyonunun illerde hakem seminerleri oluyordu Avni de Uluslararası hakem olarak bu seminerlerde görev alıyordu ve bu sefer Sinop'taki semineri Avni almıştı. Hemen ayarlama yaptık ve Sinop'a seminere ailecek beraber gittik. Seminer Sinop Masa Tenisi Evinde yapıldı, 11 hakem katıldı, Avni çok güzel bir sunum yaptı ve çok komik şeyler oldu. Selma Avni'yi artık hiç yalnız bırakmayacaktı, bütün seminerlere birlikte gideceklerdi. Sinop'ta iki akşam kaldık. Her akşam okey oynuyorduk. Avni ile bir akşam bizim arkadaşların bekar evine gittik. Aksi gibi akşam yemeği de yemiştik, biz giderken Selma sıkı sıkı tembih etti “sakın orada bir şey yemeyin” diye. Biz bekar evine gittiğimizde Şükrü kardeşim yemekleri hazırlamıştı bile. Biz sanki hiç hiç bir şey yememiş gibi her şeyin tadına bakmış, bir güzel de içmiştik. Bu arada Selma ile Zehra da bizi okey oynamaya gitmek için Cems Kitchen da bekliyordu biz gelince hemen hesaba çekildik ve hiç bir şey yemediğimizi içmediğimizi söyledik. Daha sonra en yakın kafeye gittik, “saat 24.00 olmak üzere kapatıyoruz” dediler, biz de dolaşarak açık bir kafe bulduk ve oyunumuza başladık. Kafeden memnun kalmıştık, ertesi akşam da aynı kafeye gittik. Kafe de 20 yaş civarı gençler ve biz. Anlayacağınız gençlerin takıldığı bir kafeydi.

       Ertesi gün Sinop'ta alışveriş için köylü pazarına gittik ve İstanbul'a getirmek için bir şeyler aldık. Avni ile her gittiğimiz yerde yöresel ürünler satan pazarlara uğramak alışkanlık olmuştu. Aynı şeyi Kefken de de yapmıştık. Ben kestane aldım. Pazardan sonra anne ve babamı ziyaret etmek için köye doğru yola çıktık ve giderken Şükrü ile Atilla kardeşimin atölyelerine uğradık. Şükrü'ler bizi görünce çok sevindiler atölyede kocaman bir soba vardı ve gürül gürül yanıyordu. Hemen pazardan aldığımız kestane aklıma geldi ve sobanın üstünde mis gibi kestane kebap yaptık, kestanelerimizi yedik, çayımızı içtik, Şükrü kardeşim fotoğraflarımızı çekti. Oradan ayrılıp hasta olan Banker Ziya kardeşimi ziyarete gittik ama ne yazık ki Samsun’da hastanede olduğu için onu görmek nasip olmadı. Ertesi gün de sabah erkenden Sinop'tan ayrıldık. Yol uzundu ve bolca sohbet edeceğimiz vaktimiz vardı. Daha sonra yapacaklarımızı konuştuk            

       Antalya'da çalıştay vardı oraya da beraber eşlerimizle gidecektik. Avni rahatsızlandığı hastanede yattığı için bende gitmekten vazgeçmiştim ama  Avni aradı ve gitmemi istedi ve ben de gittim. Gittiğimin ertesi günü can dostumu yalnız gideceği yolculuğa uğurlamak üzere geri döndüm. 

         Ziya ve Avni kardeşlerim kısa zamanda peş peşe gittiler.  

        Selma'ya, Hakan ve Çiğdem çocuklarımıza sabır ve sağlıklı uzun ömürler diliyoruz.

       Yaşadığımız sürece bizimle yaşayacaksın can dost.


  

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

CANIM ANNEM

BABAMIN ÇÖZÜMÜ

YUSUF İLE PLAKA BİLMECE