KURTLARA KUZU EMANET ETMİŞİZ!



      Karakum Tatil Köyünün plaj kısmının arkasında kamp alanı var. Oraya çadırı ile gelenler çadır kuruyorlar. Sarı Muhip'in de o zaman mavi renkli dört kişilik bir çadırı var. Ben, Banker Ziya,Kasım baba, Boncuk Turgut, İhsan, Meftun,Neco kamp mutfağının hemen yanına çadırı kurduk. Çadırı 6 kişi kurduk ama her akşam en az 10 kişi kalıyoruz çadırda. Çadıra nasıl sığdığımızı artık siz düşünün.
      Çadır alanı büyük ama pek gelen olmuyor. Tek tük turıstler geliyor bir akşam kalıp gidiyorlar.Biz hemen gelen turıstlerle muhabbeti kuruyoruz. Mutfak bizim elimizde mecburen bizimle konuşmak zorunda kalıyorlar.Bir akşam üstü Hollandalı biri kız, biri erkek iki turist geldi, çadırlarını kurdular, hemen onlardan sonra da bir karavan geldi. Almanyalılar karı, koca, 4-5 yaşlarında çocukları,
adamın kayınvalidesi ve biz yaşlarda kardeşleri var. Hemen bu üç aile kampın sakini oluverdik. Kahvaltıları akşam yemeklerini beraber yapıyoruz. Her akşam bayağı kalabalık oluyoruz. Sinop'tan arkadaşlarda geliyor.
        Karakum plajında iki iskele var. Büyük iskele ve küçük iskele. Büyük iskelede birincinin yaptığı oynuyoruz. Birinci ne yaparsa arkasındakiler aynısını yapmak zorunda .Yapamazsa iskeleye çıktığında hoop altı okka yapıyoruz. Almanya'dan gelen arkadaş da bizimle oynuyor. Birinci ne yaparsa o da onu yapmaya çalışıyor ve her seferinde de nasıl atlarsa atlasın hep göbekleme düşüyor. Biraz da şişman gibi arkadaş ama düşünce acayip ses çıkıyor, suyun yüzüne çıktığında afallamış oluyor ve başlıyor yüzmeye. Tabi o iskeleye doğru yüzdüğünü zannediyor ama kafasını kaldırıp baktığında hep açığa doğru yüzdüğünü görüyor ve panikleyip iskeleye doğru yüzmeye başlıyor. Ama hakkını yememek lazım hiç vazgeçmiyor.
        Misafirlerimiz de eksik olmuyor. Akşam yemek yiyoruz Boncuk Turgut geldi duman gibi. Biraz da bizle içti o arada Sinop'tan Meftun yeğeni Turgay ve benim kuzenim Atilla geldiler. Onlar o zaman daha küçükler liseye gidiyorlar. Biri Gölcük'ten biri Ankara'dan gelmiş. Onlar da oturdular ve o sırada boncuk gözden kayboldu. Hemen aramaya çıktık bir ağacın altında sızmış kalmış ama sanki nefes de almıyor. Suni tenefüs falan yaptık, su serptik baktık olacak gibi değil canım masayı öylece çocuklara bırakıp doğru hastahaneye gittik .Boncuk'un midesi yıkandı ve onu hastahanede bırakıp yemeğimize yetişmek için koşmaya başladık. Çadıra vardığımızda bir de ne görelim Bunlar küçük içmezler diye masada bıraktığımız Turgay ile Atilla bütün yemekleri yiyip içkilerimizi de bir
güzel içip dut gibi olmuş bizi bekliyor.



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

CANIM ANNEM

BABAMIN ÇÖZÜMÜ

YUSUF İLE PLAKA BİLMECE