SİZ DE VAR MISINIZ BU YAZININ İÇİNDE?

          Sinop kendi yağı ile kavrulan küçük samimi bir şehir. Sanayisi yok. Göç almaz göç verir. Bunun için herkes birbirini tanır. 1960 larda kurulan radar üssü Sinop'un en büyük gelir kaynağı olmuş. Radar üssü Sinop'tan ayrı bir şehir sanki . Bir şehirde olması gereken her şeyleri var. Elektrik santralleri var, su depoları var, spor salonları var, sinemaları, kiliseleri var. Sinop'a hem ekonomik açıdan hem kültürel açıdan azımsanmayacak kadar katkıları var. En iyi gelir kaynağı radar üssünde çalışmak. Sonra Türkiye'nin ilk entegre işletmesi Söksa , şişe cam ve devlete ait iş yerleri. Geriye de balıkçılık ve biraz da turizm kalıyor.
            Ağustosun 15'inden sonra Sinop'ta kimse kalmaz. Eylül de yavaş yavaş çingene palamutu,
sarı kanat başlar. Eskiden çok çeşit balık vardı. Bir de hamsi. Karadeniz için hamsiye ayrı paragraf açmak gerekiyor, çünkü o balık değil hamsi. Balık sezonu açıldığında Sinop'ta bir hareketlenme başlar. Sanki bütün Karadeniz balıkçıları Sinop'a gelmiştir. Hamsi bedavadır artık. Gerçekten bedava, ama biraz sıkıntılı, çünkü gece saat 3- 4 gibi kalkıp limana inmek gerekir. O saatte de  acayip ayaz olur. Ayaz insanın kulaklarını kamçı gibi yakar. Sen o balıkçılara hayret edersin bu soğukta o suyun içinde nasıl çalışıyorlar diye. O saatte oraya gitmişsen balıkçı mutlaka göz hakkını verir, zaten geminin ambarı hamsi ile yüze yüz doludur.
            Gerçekten de balıkçılık çok zor ve meşakkatlidir. Bizim için  cuma iş çıkışından sonra ve cumartesi tatil olduğundan eve hep geç gidiliyor. İşten sonra herkes şehir kulübünde yada Banker Ziya'nın kahvesinde buluşuyor saat 11-12'ye kadar vakit geçiriyoruz. Saat 12 gibi Banker kahveyi kapatıyor ve bu sefer de hep beraber balıkçıların gittiği buram buram hamsi kokan sabahçı kahvelerine gidip video seyrediyoruz. Tekneler hamsiden dönüp limana yanaşınca hemen gidip
bir kova hamsimizi alıp doğru şehir kulubünün arkasına ve hemen hummalı bir çalışma başlıyor, kimi ızgarayı yakıyor, kimi hamsiyi temizliyor, kimi de soğanı, maydanozu hazırlıyor. Izgara yandığında da hamsi ızgaraya hazır oluyor. İşte bundan sonra olan oluyor. Kokuyu duyan geliyor. Hamsiyi ızgaraya koyuyorsun cızzzzz çeviriyorsun. Cızzzzzzz a bide bakıyorsun bitmiş. Kimse doymamış. Ne yapalım, Taban'ın fırınında sıcak ekmek çıkmıştır, evi yakın olan hemen gidip tereyağını getirir ve hamsinin peşine bir de katırcı yağlaması yersin. Ohhh tamam şimdi herkes eve gidip uyuyabilir. Kim bu herkes, ben, Neco, Meftun, Banker, Desot, İhsan, Muhip, Şükrü Yaşuk, Bülent Başkan ve bu yazıyı okuyup kendini bunun içinde bulanlar.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

CANIM ANNEM

BABAMIN ÇÖZÜMÜ

YUSUF İLE PLAKA BİLMECE